Sabahattin Ali'nin Türk
edebiyatinda durdugu yer hakkinda birçok sey söyleyebiliriz.
Toplumcu bir bakis açisina sahip oldugu dogrudur. Hatta hayati
"komünist" ithamlari ile ugrasmakla geçmis biri olarak ve kendisini
taniyanlardan edinilen bilgiye bakilarak siyasal görüsleri hakkinda
sosyalist bir bakis açisina sahip oldugu yönünde bir kanaat
gelistirmek çok da akla aykiri olmayacaktir. Ancak bu politik bakis
açisinin edebiyatina ne kadar yansidigi sorusu önemlidir. Bunun bir
adim ötesi de eserlerinin ne kadar toplumcu-gerçekçi ne kadar sanat
kaygisi ön planda tutularak yazildigi sorusu olabilir. Ayrica bu
sorunun sonucu ne olursa olsun esas mesele ortaya çikan sanat
eserinin sanatsal degerinin evrensel ölçütlerde oldugu ile
alakalidir.
Kanimizca Sabahattin Ali, modern insani çok iyi anlatan bir
yazardir. Toplumcu ögeler barindiran romanlarini ne yalnizca sanat
için ne de toplum için yazmistir; çünkü onun romanlari çaglari asan
ve insanin evrensel yönlerine ve tecrübelerine isik tutan birer
basyapittir.
Kürk Mantolu Madonna da bu romanlardan biridir. Gündelik
hayatlarimizda dis görünüsüne ve tavirlarina göre yargiladigimiz
insanlarin iç yasamlarinda ne gibi bilinmezler oldugunu,
tesadüflerin önemini ve insanin en yüce yanlarindan biri olan askin
hallerini görebiliriz bu romanda. Kürk Mantolu Madonna, insani
insana anlatan romanlardan biri.